Meydana o kadar erken saatte ulaşmanın avantajları olmadı değil. Misal gondola bindik, şahitlerimiz var. Aynı zamanda bazilikada bulunan kiliseyi saatlerce sıra beklemek zorunda kalmadan ve hiçbir ücret ödemeden ziyaret etme şansı bulduk. Yani, Venedik'e sabahın köründe ulaşılması itinayla tavsiye edilir.
Günün geri kalanını Büyük Kanal'ın etrafında dolanarak ve sokaklardaki ayrıntıları keşfederek geçirdik. Asıl adı Canale Grande olan kanalın 2 km. uzunluğunda olduğunu ve çevresinde dizilen saraylarda zamanında Patrici'lerin yaşadığını biliyor muydunuz? Bir patrician olarak atalarımı yad etmiş oldum böylece.
Patricianların köşklerinden bazıları
Büyük Kanal'ın etrafındaki gezintimizi tamamladıktan ve Erasmuslara yakışır şekilde ekonomik bir öğle yemeğinin ardından hostelimize doğru yola çıktık. Hostelin fiyatı gayet uygundu ancak otobüsle ulaşım sağlanıyordu. Hostelin adı kamp alanı olarak geçiyordu ama internetteki resimlerde görünen bungalov evler vardı, ancak bizim rezervasyonumuz da 3 kişilikti. Hostele aslında kamp alanımıza vardığımızda da bungalov evlerde yer kalmadığı sadece çadır verebileceklerini söylediler. O koşullarda konfor arayacak değildim ve hayatımda hiçbir zaman da çadırda kalmamıştım. Hiper centilmen Türk erkeklerine kendi bungalov evimizi verip, biz çadırda kaldık.
Çadırda kalmak güzel bir tecrübeydi, tek sorun gece bir böcek tarafından ısırılmamızdı. Başta sinek olduğunu sandık ama bence bizi başka bişey ısırdı. Sonuç olarak hayatta kaldık önemli olan da bu:) Venedik'deki ikinci günümüzde Murano ve Burano adalarına gitmek istiyorduk ancak kalabalık olmanın yol açtığı bir dezavantaj olarak zaman bulamadık. Onun yerine La Biennale di Venezia isimli oldukça geniş kapsamlı bir mimarlık bienaline gittik. İtalya sınırlarına girip sanata dair bir şeyler yapmamak da olmazdı. Bienal iki bölümden oluşuyordu, ben sadece her ülkenin kendine ait pavilyonlarını oluşturduğu kısmı gezebildim. Rusya'nın teknolojiyle sanatı bir araya getirdiği konsepti oldukça hoşuma gitti.
Bienale giderken yolda bir mitingle karşılaştık. Ateşli bir İtalyan politikacıydı ve isminin Umberto olduğunu öğrendik. Bu da gülümseten bir detay oldu :)
Miting alanından görüntüler
Tablet bilgisayarla ışıklı yerlerdeki etiketler okunarak, mimarileri gözlenebiliyor.
Bienale giderken yolda bir mitingle karşılaştık. Ateşli bir İtalyan politikacıydı ve isminin Umberto olduğunu öğrendik. Bu da gülümseten bir detay oldu :)
Miting alanından görüntüler
Derken, Venedik gezimizin sonuna yaklaştık ve geziyi tamamen zirvede tamamladık. Kalabalık olmanın bu sefer de avantajını kullanarak, Slovenya'da faaliyet gösteren shuttle servisini kullandık. Bizi istediğimiz yerden alıp, istediğimiz yere bıraktılar. Shuttle inanılmaz konforluydu ve Polonyalı amcaya kıyasla çok çok daha hızlı bir şekilde ulaştık. Bu da geziyi son derece güzel anılarla hatırlamamızı sağladı.
Dilerim en kısa zamanda İtalya topraklarına yeniden ayak basabilir ve daha keyifli gezilere imza atabilirim. Sevgiler..
geçen hafta hum202'de bratislav patrician'lara ait heykelleri gösterdi. oda arkadaşların GT ve TT olarak atalarınla olan benzerliğine hayret ettik doğrusu :)
YanıtlaSilatalarımın heykellerini görmek isterim esasında:)
YanıtlaSilMerhaba
YanıtlaSilAdım Mehmet
Önümüzdeki yaz başı için bir klasik İtalya gezisi planlamaya başladım fakat son durak Venedik olmayacak buradan
Ljubljana sonrasında Zagreb ve İstanbul dönüş olacak. Ama Venedik' ten Ljubljana arası direk otobüs,
(seninde bahsettiğin gibi) tren bulamadım.
Burada siz sevgili erasmus öğrencilerini aramaya başladım ve senin blogunla karşılaştım sana bir kaç soru sormak istiyorum müsadenle.
1- Ljubljana gezmek için gelinir mi? senin bu şehir için puanın ne?
2- Israrla Venedik Ljubljana Zagreb (3 şehri de görmüş biri olarak) rotasını takip etmeli miyim yoksa Venedik son durak mı olmalı?
3- Eğer gelinirse bir veya iki gün yeterli olurmu? Bled gölü araya sıkışırmı yoksa tam gün istermi?
4- Bu güzargahta (Venedik Ljubljana Zagreb) kullanabileceğim senin bildiğin otobüs firmaları varmı?
5- Venedik Ljubljana tren hakkında bildikleri paylaşırsan sevinirim.
Vakit ayırdığın için şimdiden teşekkür ediyorum
İyi günler
YanıtlaSilSelam Mehmet,
Ben genel olarak yanıt vermeye çalışacağım, yorum senin. :)
Ljubljana, Slovenya belki de "top destinations" arasında bir uğrak yeri değil. Ancak doğal güzellikleriyle öne çıkan bir ülke. o yüzden bir puan veremem, ama venedik ve zagreb'in arasında kalan bir yer. zaman sıkıntısı yoksa gideceğin yerlerle bağlantıları çok yakın, bi gidip görülebilir.
rota da tamamen sana kalmış, yol nasıl götürüyorsa öyle gitmeli diyorum.
Dediğin gibi tren bağlantıları pek iyi değil. Bu noktada da prevoz.org (araç paylaşımı) ve goopti.com (shuttle şirketi) alternatifleri ön plana çıkıyor. prevoz için ilanlar o tarihe yakın paylaşılır kullanıcılar tarafından, ama goopti için erken rezervasyon daha avantajlı.
bunlar dışında araç da kiralanabilir. venedik'de günlük araç parkı 25 euro civarındaydı, ama ljubljana-bled-zagreb yapmak için araç kiralama esnek bir tercih olabilir.
ljubljanada görülecek fazla yer yok açıkçası. şehir merkezinde bir gezinti, kaleye çıkış, yarım gün bile yetebilir. bled'de ise gölün ortasındaki kiliseye sandalla gidiş, bi yemek molası ya da bled tatlısı gibi aktiiviteler olabilir. istersen ve ulaşım da olanak verirse 1 güne de sığar, ama maksimum 1.5 gün. gerçekten minnacık bir ülke ve de şehir :)
Umarım açıklayıcı olmuştur. Daha yardımcı olabileceğim bir şey varsa sor lütfen.
Şimdiden iyi seyahatler diliyorum.
Merhaba
SilCevabın için teşekkürler
Araştırmaya devam ama bu cevaptan sonra sanki Venedik' ten sonra İsviçre oradan İstanbul daha makul gibi